Uzman Klinik Psikolog Hatice Büşra KARA 05557493919
busra.kara@icloud.com
ŞİZOFRENİ
15/02/2021
Şizofreni her kültürden,
yaşamın her kesiminden gelen insanlarda görülebilmekte ve karakteristik
belirtileri uzun süre önce saptanmış bulunmaktadır. Ruh ve sinir
hastalıklarının en şiddetlisidir. Bu bozukluğun özellikleri çeşitli belirtiler
içermektedir. Algılama, düşünme, hareket, benlik duygusu ve başkalarıyla
ilişkilerde aşırı tuhaflıklar da bunlara dahildir. Öte yandan, şizofreninin en
önemli özelliği psikoz olarak adlandırılan gerçeklikten ciddi bir kopuş
yaşanmasıdır. Şizofreninin klinik görünüşü bir hastadan diğerine farklılıklar
gösterebilmektedir. Günümüzde şizofreni
olarak bilinen bozukluğu Alman psikiyatr Emil Kraepelin tanımlamaktadır. Bu
bozukluğu yaşayan kişiler çevrelerinden kuşkulanmakta, yemeğinde zehir
olduğunu, polis tarafından izlendiğini düşünmektedir. Bedeninin etkilendiğini
hissetmekte ya da vurulacağını ya da komşularının onu gözetlediğini
düşünmektedirler. Yine Kraepelin bozukluğun karakteristik özelliklerinin
halüsinasyon, apati ve duyarsızlık, içe dönük davranışlar ve düzenli çalışma
yetersizliği olduğunu belirtmektedir. Şizofreni neredeyse
epilepsi kadar yaygın bir sorundur. Kişinin yaşamında şizofreni olması riskinin
yaklaşık %1,0 olduğu genel bir kabul görmektedir. Bu da bugün doğan her 100
insandan birinin en az 55 yaşına kadar hayatta kalması durumunda bu bozukluğu
yaşayabileceği anlamına gelmektedir. Bu tip bir istatistik herkesin tam olarak
aynı risk altında olduğunu göstermemektedir. Bu ortalama bir yaşam boyu risk
tahminidir. Anne ya da babası şizofreni olan kişiler istatistiksel olarak
şizofreni vakasına hiç rastlanmamış ailelerdeki kişilere oranla daha büyük bir
risk altında olmaktadır. Şizofreni riski özellikle
yüksek olan başka insan grupları da bulunmaktadır. Örneğin; doğumları sırasında
babaları yaş olarak ileri olanlarda (45-50 yaşlar) büyüdükleri zaman şizofreni
görülme olasılığı iki ila üç kat daha fazla olmaktadır. Şizofreni vakalarının
büyük bir çoğunluğu ergenlik döneminin sonlarında ve yetişkinlik döneminin
başlarında ortay çıkmaktadır. Çocuklarda da bazen şizofreni görülmekle birlikte
bu tip vakalar çok ender olmaktadır. Orta yaşlar ya da daha sonrasında da
kendini gösterebilmekte ancak bu da ender rastlanan bir durum olmaktadır. Erkeklerde
şizofreni vakaları 20 ila 24 yaşları arasında doruğa ulaşmaktadır. Kadınlarda
da şizofreninin ortaya çıkışı aynı yaş dönemine denk gelmekle birlikte doruk
noktası erkeklere oranla daha az dikkat çekici olmaktadır. Yaklaşık 35 yaştan
sonra şizofreni ortaya çıkan erkeklerin sayısında kayda değer bir düşüş
görülürken, bu düşüşe kadınlarda rastlanmamaktadır. Tam tersine 40 yaş
dolaylarında vaka sayısının yükselişinde ikinci bir artış görülmektedir. Genel
olarak, şizofreninin ortalama başlama yaşı erkeklerde yaklaşık 25, kadınlarda
ise 29’dur. Şizofreni daha erken
yaşlarda başlamasının yanı sıra, erkeklerde daha şiddetli biçimlerde görülme
eğilimindedir. Beyin görüntüleme çalışmalarında beyin yapısında şizofreni
bağlantılı anomalilerin kadın hastalara oranla erkek hastalarda daha şiddetli
olduğu görülmektedir. Hastalık şiddetinde görülen cinsiyete bağlı bu
farklılıklar şizofreninin neden erkekler arasında kadınlara oranla daha yaygın
olduğunu da açıklayabilmektedir. Erkek-kadın oranı 1,4:1’dir. Dolayısıyla, şizofreni
görülen her 3 erkeğe karşılık 2 kadında şizofreni vakası görülmektedir. Kadınlarda
şizofreninin daha az şiddetli biçimleri görülüyorsa ve depresyon belirtileri
daha fazlaysa hiç tanı konmamakta ya da başka bozukluklara tanı konmaktadır. Bu
da cinsiyete bağlı oranlarda dengesizliğe yol açıyor olabilmektedir. KAYNAKÇA Byrne, M., Agerbo, E., Ewald, H., Eaton, W. W., & Bo
Mortensen, P. (2003). Parental age and risk of schizophrenia: A case-control
study. Archives of General Psychiatry, 60(7), 673–678. Gottesman, I. I. (1991). A series of books in
psychology.Schizophrenia genesis: The origins of madness. W H
Freeman/Times Books/ Henry Holt & Co. Green, B. L., Lindy, J. D., Grace, M. C., & Leonard, A.
C. (1992). Chronic posttraumatic stress disorder and diagnostic comorbidity in
a disaster sample. Journal of Nervous and Mental Disease, 180(12),
760–766. Kraepelin, E. (1987) Dementia
praecox [pp. 26—41 of
Psychiatrie, 5th edn, 1896]. In J. Cutting and M. Shepherd (eds), The Clinical
Roots of the Schizophrenia Concept (Cambridge: Cambridge University Press), 13—24. Uzman Klinik Psikolog Hatice Büşra
KARA busra.kara@icloud.com |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
BOŞANMA SÜRECİ - 14/05/2024 |
Boşanma, evlilik birliğinin resmi olarak sonlandırıldığı bir hukuki süreçtir. Boşanma süreci genellikle üç aşamadan oluşur: Boşanma öncesi, boşanma sırası ve boşanma sonrası. |
DEPRESİF GENÇLER VE DEPRESİF EBEVEYNLER - 01/02/2024 |
Depresif gençler ve depresif ebeveynler, günümüzde sıkça karşılaşılan bir sorundur. Depresyon, hem gençlerin hem de ebeveynlerin yaşam kalitesini, sağlığını ve ilişkilerini olumsuz etkileyebilen ciddi bir ruh sağlığı bozukluğudur. |
MADDE BAĞIMLILIĞI - 27/09/2022 |
Madde bağımlılığının sebebi denildiğinde, bir tek nedenden bahsetmek mümkün değildir. Birden fazla sebep bir arada olabilmektedir. |
KEKEMELİK - 24/08/2022 |
Kekemelik, konuşmanın akıcılığındaki bozukluklar ile karakterize bir konuşma bozukluğudur. |
OKUL ÖNCESİ DÖNEMİ ÇOCUKLARA CİNSEL EĞİTİM - 25/04/2022 |
Çocukların kendi fiziksel özellikleri hakkında bilgi vermek, karşı cinsten hangi açılardan farklı olduğunu aktarmak, iyi ve kötü dokunuşları ayırt edebilmesini öğretmek gerekir. |
ADDICTION - 12/12/2021 |
Addiction is defined as taking a substance to achieve a certain effect, continuing to take the substance despite the physical, mental or social problems that arise in this process, and increasing the amount of the substance to achieve the same effect |
OKUL ÖNCESİ DÖNEMİ ÇOCUKLARDA UYUM VE DAVRANIŞ PROBLEMLERİ - 07/11/2021 |
Bu sebeple ailelerin çocuklarına iyi bir rol model olmaları gerekmektedir ve çocuğun eğitim hayatı boyunca öğretmenleri ile iş birliği içerisinde çocuğun olumlu davranışları desteklenmelidir. |
DİSLEKSİ - 11/10/2021 |
Okuma bozukluğu olarak da bilinen disleksi, normal zekaya rağmen okuma problemi ile karakterizedir. Disleksi, kelimeleri okuma, heceleme ve yazmada ve bazen aritmetikte ciddi zorluklar olarak ortaya çıkan nörolojik temelli bir öğrenme bozukluğudur. |
ROMANTİK KISKANÇLIK - 19/09/2021 |
Kıskançlık, önem verilen bir kişiyle ilişkinin bozulması ya da tehlikeye girmesiyle artan kızgınlık, mutsuzluk ve korku duygularının birleşimiyle açığa çıkan sapkın bir duygu durumu olarak tanımlanmaktadır. |
Devamı |