Uzman Klinik Psikolog Hatice Büşra KARA 05557493919
busra.kara@icloud.com
MADDE BAĞIMLILIĞI
27/09/2022
Son yıllarda zararlı maddeler ile tanışma ilköğretim çağına kadar inmiştir. Gençler madde kullanma açısından gruplandırıldığında; hiç madde kullanmamışlar, iki ya da daha fazla denemiş olanlar ve sürekli kullanıcılar olarak ortaya çıkmaktadır. Madde bağımlılığı ile mücadelede risk etmenleri, madde bağımlılığı açısından büyük önem taşımaktadır. Çocukluk döneminden gençliğe, gençlik döneminden yetişkinliğe geçişte sosyal, ruhsal ve bedensel değişimin doyurucu ve dengeli olarak yaşanılmaması gelişimsel nitelikteki etkenleri; kişilerin sağlıkla ilgili bilgi ve tutumları ile ruhsal yapıları kişisel nitelikteki etkenleri; arkadaşların, anne ve babanın ya da ailedeki diğer bireylerin uyuşturucu madde kullanması, medya ile toplumun genel algısında madde kullanımı, haz, başarı, cinsel yönden çekicilik, popüler olma gibi nedenler de sosyal nitelikteki etkenleri oluşturmaktadır. Uyuşturucu ve uyarıcı maddelerden en çok esrar, eroin, kokain, ecstasy, captagon maddelerinin kullanımı ve bağımlılığı görülmektedir. Uyuşturucu maddelerin kullanımı bağımlılığa neden olmakta, fiziki ve psikolojik etkilerinin yanında sonu ölümle biten tablolara yol açmaktadır. Madde kullanımı esnasında doz aşımı, çoklu madde kullanımı ve benzeri sebeplerle doğrudan madde bağlantılı ölümler gerçekleşmektedir.
Madde bağımlılığının sebebi denildiğinde, bir tek nedenden bahsetmek mümkün değildir. Birden fazla sebep bir arada olabilmektedir. Aşağıda belirtilecek olan nedenlerin dışında da bağımlılık ortaya çıkabilmektedir. Bu belirtilmiş olan nedenler ise madde bağımlısı olan bireylerde sık bir şekilde gözlenmiştir. Bunun dışında madde bağımlılığının sebepleri tam olarak belirlenememiştir. Yapılan araştırmalar sonucunda; uyuşturucu madde bağımlılığında koruyan sebepler olarak şunlar bulunmuştur:
“- Pozitif ve güçlü olan aile bağları, anne-babaların çocuklarının neler yaptıklarından haberdar olmaları ve arkadaş çevresi konusunda bilinçli davranmaları, - Aile içerisinde kurallar konması, bu kurallara herkesin uyması ve kuralların; açık, anlaşılır olması, anne ve babaların çocuklarının yaşantıları ile ilgili bilgi birikimine sahip olması, - Kulüp, okul vb. gibi kurumlarla güçlü bir bağın kurulması, okul ortamında başarılı bir öğrenci ve uyuşturucu maddelerin kullanımına yönelik olarak doğru bilgi sahibi olma.”Riskin hiç olmadığı bir yaşamdan bahsetmek mümkün değildir. Bununla birlikte riskten bahsettiğimizde de hep aynı derece riskten söz edilmemektedir. Riskli davranışlar; bireyin zihinsel, fiziksel, duygusal, sosyal ve psikolojik gelişimini tehlikeye atabilen olumsuz davranışlar şeklinde olabilir. Riske neden olan sebepler ise bu davranışlara yol açabilecek koşulları ifade etmektedir. Riske neden olan sebepler olarak da şunlar görülmüştür: “-Aile içinde bağımlı ve ruhsal sorunları olan ebeveynlerin olduğu kaotik aile çeşidi, anne babaların olumsuz tutumlarına maruz kalma, - Ebeveyn-çocuk arasında bağlanma ve ilgi eksikliğinin olması, - Sınıfta şiddet içeren davranışlarda bulunma ve aşırı utangaçlık, - Okul başarısının düşmesi, - Sosyal becerilerde zayıflık, - Olumsuz davranışlarda bulunan arkadaşlara sahip olma, - Aile, okul ve sosyal çevrede uyuşturucu madde kullanımının onay görmesi.” Bu sayılan maddeler genel risk faktörlerini oluşturmakta olup, çocuğun veya yetişkinin madde bağımlılığına yönelmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Özellikle uyuşturucu madde kullanımının onay görmesi, çocuklarda ve yetişkinlerde maddeye yönelme ve madde kullanma riskini arttırmaktadır.
Kişiler önce maddeye ilgi duyarlar “Denesem acaba ne olur”? diye merak etmelerine rağmen, uyuşturucu maddelerin etkilerinden de korkmaktadırlar. Ancak merak duygusu korkuyu yenerek “Bir kereden bir şey olmaz diyerek”, madde kullanımına başlarlar. Her kullandığında, “Bir daha asla” şeklinde son kullanışı olacağına kendisini inandırır ancak bu sonlar bir türlü gelmez. Kişiler bağımlı olduklarını kabul etmezler ve istedikleri zaman bırakabileceklerini düşünürler. Böylece bağımlılık gerçekleşmiş olup, tedavisi mümkün olmayan yollara da dönüşebilmektedir. Bu durumu önlemek için koruyucu faktörlerin kuvvetlendirilmesi, çocuklarda ve gençlerde bu faktörlerin baskın olmasının sağlanması, madde kullanımını önemli derecede önleyici rol oynayacaktır.
Uyuşturucu madde kullanmaya başlamada değişik sebepler farklı kültürlerde ve farklı yaşlarda önem arz etmektedir. Örneğin, yaşlı bireylerde sakinleştirici ve yatıştırıcının tüketimi ya doktorların uyku ve anksiyete için vermiş olduğu ilaçların kullanılması ya da kendi kendilerini tedavi edebilme düşüncesi neticesinde oluşabilmektedir. Bu tür ilaçlar; mistik durum oluşturulması, meditasyona yardımcı olması, dinsel sebepler, cinsel performansın arttırılması ya da yorgunluğun ve açlığın giderilmesi amacı ile kullanılmaktadır. Yine suç işleme oranı yüksek olan ortamlarda da madde kullanımı yaygın bir şekilde görülmektedir. Aynı şekilde yaygın madde kullanımı olan ortamlar ile maddeye ulaşmanın kolay olduğu durumlar, gençlerde madde kullanım riskini arttırmaktadır. Bu gibi etkenler ilaç kullanan bireylerde madde bağımlısı olmalarına yol açmakta olup, kullanan bireylerin bu hususları göz önünde bulundurarak uygun şekilde ve uygun dozda tüketmeleri gerekmektedir. KAYNAKÇA Ergenç, G.-Yıldırım, E., Madde Bağımlılığı ve Önleme Yolları Kılavuzu, İstanbul, 2007
Ögel, K., “Madde Kullanımı ve Bağımlılığın Nedenleri, Sigara, Alkol ve Diğer Bağımlılıklar Üzerine Bir Araştırma”, http//www.ogelk.net/Dosyadepo/etyoloji.pdf, (12.06.2013)
Uzman Klinik Psikolog Hatice Büşra KARA ACAR busra.kara@icloud.com |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
BOŞANMA SÜRECİ - 14/05/2024 |
Boşanma, evlilik birliğinin resmi olarak sonlandırıldığı bir hukuki süreçtir. Boşanma süreci genellikle üç aşamadan oluşur: Boşanma öncesi, boşanma sırası ve boşanma sonrası. |
DEPRESİF GENÇLER VE DEPRESİF EBEVEYNLER - 01/02/2024 |
Depresif gençler ve depresif ebeveynler, günümüzde sıkça karşılaşılan bir sorundur. Depresyon, hem gençlerin hem de ebeveynlerin yaşam kalitesini, sağlığını ve ilişkilerini olumsuz etkileyebilen ciddi bir ruh sağlığı bozukluğudur. |
KEKEMELİK - 24/08/2022 |
Kekemelik, konuşmanın akıcılığındaki bozukluklar ile karakterize bir konuşma bozukluğudur. |
OKUL ÖNCESİ DÖNEMİ ÇOCUKLARA CİNSEL EĞİTİM - 25/04/2022 |
Çocukların kendi fiziksel özellikleri hakkında bilgi vermek, karşı cinsten hangi açılardan farklı olduğunu aktarmak, iyi ve kötü dokunuşları ayırt edebilmesini öğretmek gerekir. |
ADDICTION - 12/12/2021 |
Addiction is defined as taking a substance to achieve a certain effect, continuing to take the substance despite the physical, mental or social problems that arise in this process, and increasing the amount of the substance to achieve the same effect |
OKUL ÖNCESİ DÖNEMİ ÇOCUKLARDA UYUM VE DAVRANIŞ PROBLEMLERİ - 07/11/2021 |
Bu sebeple ailelerin çocuklarına iyi bir rol model olmaları gerekmektedir ve çocuğun eğitim hayatı boyunca öğretmenleri ile iş birliği içerisinde çocuğun olumlu davranışları desteklenmelidir. |
DİSLEKSİ - 11/10/2021 |
Okuma bozukluğu olarak da bilinen disleksi, normal zekaya rağmen okuma problemi ile karakterizedir. Disleksi, kelimeleri okuma, heceleme ve yazmada ve bazen aritmetikte ciddi zorluklar olarak ortaya çıkan nörolojik temelli bir öğrenme bozukluğudur. |
ROMANTİK KISKANÇLIK - 19/09/2021 |
Kıskançlık, önem verilen bir kişiyle ilişkinin bozulması ya da tehlikeye girmesiyle artan kızgınlık, mutsuzluk ve korku duygularının birleşimiyle açığa çıkan sapkın bir duygu durumu olarak tanımlanmaktadır. |
KOMPULSİF BİRİKTİRME DAVRANIŞI - 31/07/2021 |
Biriktirme,işe yaramaz ya da sınırlı değere sahip görünen nesneleri edinme ve atmada başarısızlık olarak tanımlanmaktadır.Kavram,aşırı biriktirme ve az kullanılan nesneleri atmakta başarısızlıkla ilişkilendirilen davranışsal bir duruma karşılık gelir |
Devamı |